Düzen keşfedilmiş topraktır. Yüz milyonlarca yıllık yer, konum ve otorite hiyerarşisidir. Toplumun yapısıdır. Aynı zamanda biyoloji tarafından sağlanan yapıdır, özellikle toplumun yapısına, olduğunuz gibi, adapte olduğunuz ölçüde.
Düzen;
kabiledir, dindir, ocaktır, evdir, ülkedir.
Çocukların oyun oynadığı güvenli oturma odasıdır.
Ulusun bayrağıdır.
Para biriminin değeridir.
Düzen ayaklarımızın altındaki zemin, o gün için planımızdır.
Geleneğin büyüklüğü, sınıftaki sıralar, zamanında kalkan trenler, takvim ve saattir.
Düzen kuşanmaya davet edildiğimiz umumi ön cephe görüntüsüdür, medeni insanların bir araya geldiği bir toplantının nezaketi, hepimizin üstünde paten kaydığımız ince buzdur. Düzen dünyanın davranışının beklenti ve arzularımıza uyduğu, her şeyin bizim istediğimiz şekilde ilerlediği yerdir. Ancak belirlilik, tekdüzelik ve saflık çok fazla tek taraflı bir hal aldığında, düzen bazen tahakküm ve aptallaştırarak eli ayağı bağlamaktır da.
Her şeyin belirli olduğu yerde düzen içindeyizdir. Her şeyin plana uygun gittiği, yeni ve rahatsız edici hiçbir seyin olmadığı bir yerdeyizdir. Orada olmayı severiz. Tanıdık ortamlar sempatiktir.
Düzende bir șeyleri uzun vadede düşünebiliriz. Orada işler rayında gider ve bizler dengede, sakin ve becerikliyizdir. Bu nedenle coğrafi ve kavramsal açıdan anladığımız yerleri nadiren terk ederiz ve terk etmeye zorlandığımızda ya da bu, kazayla başımıza geldiğinde hiç hoşlanmayız.