“Bütünü kavrayabilmenin yolu, tek bir bakış açısıyla bakmamaktır.”
Zihinlerinizde bir görüntü oluşturabilmek için size “algılamak” üzerine bir hikayeden ve “yapmak” ile ilgili bir araştırmadan bahsetmek istiyorum.
Öncelikle hikayemizden başlayalım. Hikaye, hayatlarında daha önce hiç fil görmemiş kişilerin köylerine fil gelmesiyle başlar. Bu kişiler kör ve filin ne olduğunu anlayabilmek için ona dokunarak tanımaya çalışırlar.
Birinci kör adam filin gövdesine bir uçtan bir uca kadar ellerini sürerek “Fil denen bu hayvan tıpkı bir duvar” demiş. İkinci kör adam, filin dişlerine dokunur dokunmaz: “Bu hayvan; ucu keskin, kaygan ve sivri. Sanki bir mızrak” demiş. Üçüncü kör adam, filin hortumuna dokunmuş: “Fil; benzese benzese yılana benzer” demiş. Dördüncü kör adam, filin ayaklarına dokunmuş: “Fil denen yaratık bir ağaç” demiş. Beşinci kör adam, filin kulaklarını bir aşağı bir yukarı elleriyle incelemiş ve “Fil neye mi benziyor? Tam bir yelpaze” demiş. Sıra gelmiş altıncı kör adama, o da filin kuyruğunu evirip çevirip incelemiş. “Bilmem ki ne desem” demiş, “Fil dedikleri şey olsa olsa ucu püsküllü bir halat olabilir”.
Kuşkusuz körlerin her biri kısmen doğru olan bir benzetme yapmıştır. Körler, daha önce fili hiç bilmedikleri için “bildikleri şeylerle” karşılaştırarak bir karara varmışlardır.
Duvar, mızrak, yılan, ağaç, yelpaze, halat…
Filin ne olduğunu bilen ve kör de olmayan bizim gibiler için hikayenin ana fikrini yakalamak kolaydır. Körlerin her biri, tecrübelerine göre düşünceleri kısmen doğrudur ve aslında her biri gerçeğe göre kesin yanlıştır.
Bütünü kavrayamamış insanların düşünceleri, inançları ve yaptıkları kendilerine doğru görünse de aslında gerçeğe göre eksik ve yanlıştır. İnsanlar gerçeği, sadece kendi kısıtlı bakış açısıyla değerlendirir.
İnsanın algılaması, fark etme ve bilme sürecini başarılı bir şekilde tamamlaması için yeterli değildir. Bu noktada ihtiyacımız olan çözüm, IQ (Entelektüel Zeka) veya EQ (Duygusal Zeka) değil, CQ yani Kolektif Zeka’dır.
İnsan, doğası gereği sosyal ve toplumsal bir varlıktır. Zaman boyunca insan, tek başına başarabileceği işlerin oldukça sınırlı olduğunu gördü. Dünya’da, yalnız başına tek bir noktadan ibaret olduğunu anladı. Bu sebeple, var olduğu günden bu yana bireysel yeteneklerinin kolektif hareketin gölgesinde kaldığını fark ederek topluluklar oluşturma ihtiyacı duydu. 109 milyon yıldır gelişimi hala devam eden insan zekası, mantık ve duygu olarak ikiye ayrılacak kadar basit değildir. CQ olarak kısaltılan, kolektif zeka oranımız, hepimiz için önemli olan şeyler yararına başkalarıyla birlikte düşünebilme yetimizin ölçütüdür. Bu zekaya erişmek için, düşünme biçimimizdeki farklılıklara değer vermeli ve karmaşık zorluklarla yüzleşirken bunları kullanmayı öğrenmeliyiz.