Kültür sıradandır: başlangıç noktamız bu olmalıdır…
Her insan topluluğunun kendine ait şekil, amaç ve anlamları vardır.
Kendine karşı şeffaflıktan bir huzursuzluk, derin bir etkilenme doğmaz. Sürekli şeffaflık talebinin temelinde, her türlü olumsuzluktan azade bir dünya ideası, hatta insan ideası yatar. Ama sadece bir makine tamamen şeffaf olabilir. Şeffaf bir iletişim, insanın yapamayacağı, ancak makinelerin becerebileceği bir iletişim olurdu. Tümden şeffaflık zorunluluğu, insanı, kendisini düzleştirerek bir sistemin işlevsel bir unsuru olmaya zorluyor.
Şeffaflığın şiddeti budur işte.
Hiç kimse, kendinden fazlasını göremez. Bununla demek istiyorum ki: Herkes başkasında, kendisi olabildiği kadarını görür, çünkü onu ancak kendi zekâsı ölçüsünde kavrayabilir ve anlayabilir. Bu zekâ düşük türden ise, tüm zihinsel yetenekler, en büyükleri bile, onun üzerinde etkide bulunamayacaklar ve o da bu yeteneklerin sahibini algılayamayacak, sadece onun bireyselliğindeki en düşük olanları, yalnızca kendisiyle ortak olan zayıflıkları, mizaç ve karakter eksikliklerini algılayacaktır. Kendisi için o kişi, bunlardan ibaret olacaktır. Aynı adamın daha yüksek zihinsel yetenekleri, onun gözünde, bir körün gözünde renklerin olabileceği kadar vardırlar. Çünkü, zihin sahibi olmayanın gözüne hiçbir zihin görünmez ve her değerlendirme, değerlendirilenin değeriyle, değerlendirenin bilgi ufkunun bir ürünüdür. İnsanın, konuştuğu her kişinin düzeyine inmesinin, daha önceki her üstünlüğünün ortadan kalkmasının ve hatta bunun için gereken kendini yadsımanın bile farkında olmamasının nedeni budur.
Hiç kimse, kendinden fazlasını göremez.